Tasdik

18.10.24

Tasdik Nedir?

Tasdik kelimesi, Arapça صدق kökünden gelir ve "doğrulama, doğruluğunu teyit etme" anlamlarına sahiptir. Arapça sözlüklerde tekzip etmenin zıttı olarak da belirtilir. (Bkz: Lisan-ül ArabKitab-ül Ayn)

Kuran içerisinde tasdik etmenin olduğu bazı ayetler şunlardır:

- Ellerinin arasındaki kitapları tasdik etme (2:40-41, 2:91, 2:97, 3:3, 4:47, 5:58, 6:92 35:31, 46:30 vd.) 
- Yahya'nın (A.S.), Allah'tan gelen kelimeyi tasdik edici olması (3:39)
- Meryem oğlu İsa'nın (A.S.), Tevrat'ı tasdik edici olması (3:50, 5:46, 61:6)
- Cezalandırılmayı tasdik etmek (37:52-53)

- Harun'un (A.S.), Musa'yı (A.S.) tasdik edici olması (28:34) 
- Peygamberin, elçileri tasdik etmesi (37:37)
- Doğruyu tasdik etmek (39:33)
- İmran kızı Meryem'in, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etmesi (66:12)
- Din gününü (yargı günü) tasdik etme (70:26)

Bu yazımızda temel duracağımız nokta ise Kuran'ın "Ellerinin arasındakini" yani "Tevrat ve İncil'i" tasdik etmesi olacaktır.

Kuran'ın, Tevrat ve İncil'i Tasdik Etmesi

Kuran pek çok yerde Tevrat ve İncil'i tasdik ettiğinden bahsetse de çoğu kişi geçmişten kalan yargıları ve kendilerine öğretilenlerden dolayı Kuran'ın, Tevrat ve İncil'in elimizde olmayan "aslını" tasdik ettiğini iddia eder. Peki Kuran bu konuda ne diyor?

Kuran'a baktığımızda Kuran, Tevrat ve İncil'i tasdik ettiğini belirttiği ayetlerde onları çeşitli şekillerde vasıflandırır. Bu vasıflandırmalardan ikisi şunlardır; "Ellerinin arasındaki (beyne yedeyhi)" ve "Yanınızdakini (meakum)". Şimdi bu iki kavramı dikkatlice inceleyelim.

Beyne Yedeyhi

Bu iki kelime pek çok ayette geçmesine rağmen çevirmenler genellikle "kendinden öncekini" vb. şekilde çevirirler. Oysa ki iki kelimeden birinin dahi böyle bir anlamı yoktur. "Beyne" kelimesi "arasında olmak" anlamındadır. Mesela Mutezile'nin inanç esaslarından biri olan "El menzile beyne'l menzileteyn (iki konum arasında [üçüncü] bir konum)" tümcesinde "beyne" kelimesi "arasında" anlamını verir. Yedeyhi kelimesindeki "Yed" ise Arapça "El" anlamına gelir. Mesela 5:64 ayetinde Yahudiler Allah'ın eli bağlıdır derken "Yedullah" ifadesi yer alır;

"O Yahudiler, "Allah'ın eli (yedullah) bağlıdır. " dediler. Böyle söylemelerinden dolayı elleri (eydihim) bağlandı ve söyledikleri yüzünden lanetlendiler. Oysaki O'nun iki eli de (yedahu) açıktır. Nasıl dilerse öyle infak eder..."
Kuran, Maide 64

Kimileri "Beyne Yedeyhi" kalıbının aslında deyim olduğu ve "öncekiler"e atıfta bulunduğunu iddia etmektedir. Bu görüşü savunanlar Ahkaf 21 (46:21) ve Cin 27 (72:27) gibi ayetleri kullanırlar; 

Ad kavminin kardeşini de an! O, kendinden önce (beyne yedeyhi) ve sonra (halfihi) uyarıcıların gelip geçtiği Ahkaf'ta, toplumunu şöyle uyarmıştı: "Allah'tan başkasına kulluk/ibadet etmeyin! Gerçek şu ki, ben sizin büyük bir günün azabına uğramanızdan korkuyorum."
Kuran, Ahkaf 21

Seçtiği bir elçi müstesna. Çünkü O, resulünün önünden (beyni yedeyhi) ve arkasından (halfihi) gözetleyiciler yürütür.
Kuran, Cin 27

Bu ayetlerdeki "beyne yedeyhi" kelimelerinin "önceki/önce/önü" vb. anlamlara geldiğini iddia edenler hiçbir dayanağa dayanamazlar. Bilakis "beyne yedeyhi" kelimesine belirtilen anlamları vermeden önce şu soruya cevap vermelidirler; "Bakara 65-66 (2:65-66) ayetlerine göre Sebt yasağını çiğneyenlere verilen ceza kendilerinden önceki kuşakları mı yoksa o zamankileri mi kapsıyordu?"

Yemin olsun, içinizden Cumartesi gününde azgınlık yapanları siz bilirsiniz. Onlara şöyle dedik: "Aşağılık maymunlar oluverin." Bu durumu, o zamankilere (beyne yedeyhi) ve onların ardından geleceklere ibret dolu bir ceza, takva sahiplerine de bir öğüt yaptık." 
Kuran, Bakara 65-66

Altmış beşinci ayette Sebt yasağını çiğneyenlere "aşağılık maymunlar olun" denilerek bir cezanın verildiğini görmekteyiz. Altmış altıncı ayette ise bu cezanın hitap ettiği kitle açıklanmakta. Eğer "beyne yedeyhi" kalıbı öncekilere atıfta bulunuyorsa bu ceza, cezadan ve olaydan haberi olmayanlar için de bir ibret mi sayılmalı? Anlaşılacağı üzere hem Bakara hem Ahkaf hem de Cin suresindeki ayetlerde geçen "beyne yedeyhi" kelimeleri önceki anlamını ifade etmez.

Ayetlerden görüldüğü üzere "Beyne Yedeyhi" kalıbı mecaz olarak kullanıldığında dahi yanlarında olan ve mevcut bulunan şeyler için kullanılmaktadır. Keza bir kelimenin bir ayette bağlam üzere mecaz anlamda kullanılması onun bu durumu gerektirmeyen hallerde gerçek anlamında kullanıldığını değiştirmemektedir. Mesela;

"Batıl ona, ne önünden (beyni yedeyhi) gelebilir ne de arkasından (halfihi). Hakim ve Hamid Allah'tan bir indirmedir o."
Kuran, Fussilet 42

Ayet Kuran'a batılın önünden değil "elleri arasından" gelemeyeceğinden bahsediyor. Ayette geçen "arkasından" kelimesi de hem "arka" hem "ard" anlamlarında kullanılmaktadır. Ahkaf 21 (46:21) ayetinde de Ad'ın kardeşinin zamanında ve sonrasında pek çok uyarıcının geçtiği yine "beyne yedeyhi" ve "halfihi" kelimeleri ile anlatılmaktadır. Keza Cin 27 (72:27) ayetinde de aynı kelimeler ve aynı durum görülmektedir.

Şimdi "Beyne Yedeyhi" kalıbının tasdik bağlamında olduğu birkaç ayete bakalım;

O, sana Kitap'ı, elleri arasındakileri (beyne yedeyhi) tasdikleyici olarak hak bir yoldan indirdi. Tevrat'ı ve İncil'i de indirmişti.
Kuran, Ali İmran 3:3    

Ant olsun ki; onların kıssalarında sağlıklı düşünen temiz akıl sahipleri için ibretler, alınacak dersler vardır. Bu uydurulan bir hadis değildir. Bilakis, kendinden öncekilerini ellerinin arasındakini (beyne yedeyhi) onaylayan ve her şeyi ayrıntılı olarak açıklayan ve aynı zamanda inanan halklar için bir yol gösterici ve bir rahmettir
Kuran, Yusuf 111

Sana Kitap'tan vahyettiğimiz, kendisinden öncekileri ellerinin arasındakini (beyne yedeyhi) tasdik edici olarak gerçektir. Kuşkusuz Allah, Kullarından Haberdar Olan'dır, Her Şeyi Gören'dir.
Kuran, Fatır 31

Yanınızdakini/ Meakum

Meakum ifadesi "yanınızdaki" anlamına gelir. Yusuf 66. ayette Yakup (A.S.) Yusuf'un küçük kardeşini onlardan söz almadıkça onlarla beraber asla göndermeyeceğini söyler. Ayette "sizinle" diye çevrilen kelime "meakum" yani yanınızdakidir. Aynı kelime şu ayetlerde "birlikte olmak, beraberinizdeki" vb. anlamlar ile de çevrilmektedir: 20:4636:1952:31 vb.

Kuran "Meakum" ifadesini Tevrat ve İncil içinde kullanmaktadır. Örneğin;

Beraberinizdekini (meakum) doğrulayıcı olarak indirmiş bulunduğuma inanın. Onu ilk inkar eden siz olmayın. Benim ayetlerimi az bir bedel karşılığı satmayın. Ve yalnız benden sakının.
Kuran, Bakara 41


Ey kendilerine kitap verilenler! Biz bir takım yüzleri silip arkalarına çevirmeden, yahut Cumartesi Ashabı'nı lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden önce, yanınızda bulunanı (meakum) tasdikleyici olarak indirdiğimize inanın. Allah'ın emri yerine getirilmiş olacaktır.
Kuran, Nisa 47

Tasdikin Mahiyeti

Kimileri "Tasdik" kelimesinden kastın "Metnin özünü tasdik etmek", "Metnin bir kısmını tasdik etmek" veya "Bir kısmını düzeltip kalanını tasdik etmek" anlamına geldiğini iddia eder. Öncelikle en başta belirttiğimiz üzere "Tasdik (Doğrulama), Tekzibin (Yalanlama) zıttıdır." Yani bir metin hem bir metni Tasdik edip hem de onu Tekzip edemez. Bu durumda metin kendisi ile çelişmiş olur. Keza bahsettiğimiz üç görüşü beyan edenlerin üçü de Kuran'ın, Tevrat ve İncil'in bir kısmını "Tekzip" ettiğini ima etmektedir. Oysa ki bu durum tasdik kelimesini boşa çıkarır ve Kuran (haşa) kendisiyle çelişmiş olur.

Ayrıca Tasdikin bu üç anlamda anlaşılması durumunda şu ayetleri nasıl anlayacağımıza dair bir soru oluşur;

Derdi ki: "Sen gerçekten (şunu) tasdik edenlerden (musaddikine) misin?"
"Öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, gerçekten cezalandırılacak mıyız?"
Kuran, Saffat 52-53


Ayette gördüğünüz "Musaddikine/Musaddık" kelimesi "Tasdik eden, Doğrulayıcı" anlamlarına gelmektedir. Eğer "tasdik etmek", "bir şeyin bir kısmını onaylamak" anlamına geliyorsa ayetlerde belirtilen kişi cezalandırmanın bir kısmını mı doğrulamaktadır? Yoksa tamamını mı doğrulamaktadır?

"Ben, size Rabb'inizden, elinizin altında bulunan (beyne yedeyhi) Tevrat'ı tasdik edici olarak (musaddikan) ve daha önce size haram kılınmış bazı şeyleri helal kılmak için bir ayetle geldim. Allah'a karşı takvalı olun ve bana itaat edin."
Kuran, Ali İmran 50

Sizce Meryem oğlu İsa (A.S.), konuştuğu kişilere "elinizin altında bulunan Tevrat'ı tasdik edici olarak geldiğini söylediğinde muhatapları onun aslında bozulmamış Tevrat'ı tasdik ettiğini mi yoksa bizatihi dediği gibi ellerinin arasındaki Tevrat'ı tasdik ettiğini mi anladılar? Elbette cevap ikincisidir. 

Kimileri verdiğim örnekleri saçma bulabilir ama bu örnekleri saçma bulanlar bu ayetlerde "kısmen tasdik" vb. yorumları reddederken; Kuran'ın, Tevrat ve İncil'i tasdik ettiği ayetlerde tasdik ve tekzibin aynı anda olduğuna inanarak üç maymunu oynamayı tercih etmektedir. Nasıl ahiret gününün bir kısmının tekzip bir kısmının tahrif edilmesi mantığa uymuyor ve reddediliyorsa bir şeyin -ki bu kitap da olabilir- kısmen tasdik ve kısmen tekzip edilmesi akla ve lügate bir o kadar aykırıdır.

Şimdi Kuran'ın kendisini Tevrat ve İncil üzerine "Musaddık" olarak nitelendirdiği ayetlere bakalım;

Onlara, "Allah'ın indirdiklerine iman edin." denildiğinde, "Biz, ancak bize indirilene iman ederiz." dediler. Ve ondan başkasını kabul etmezler. Oysa O, yanlarındakini (meahum) tasdik eden (musaddikan), hak bir kitaptır. Onlara de ki: "Madem inanıyordunuz, ne diye daha önce Allah'ın nebilerini öldürüyordunuz?"
Kuran, Bakara 91

O, sana Kitap'ı, elleri arasındakileri (beyne yedeyhi) tasdikleyici (musaddikan) olarak hak bir yoldan indirdi. Tevrat'ı ve İncil'i de indirmişti.
Kuran, Ali İmran 3

Ey kendilerine kitap verilenler! Biz bir takım yüzleri silip arkalarına çevirmeden, yahut Cumartesi Ashabı'nı lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden önce, yanınızda bulunanı (meakum) tasdikleyici (musaddikan) olarak indirdiğimize inanın. Allah'ın emri yerine getirilmiş olacaktır.
Kuran, Nisa 47

Hem Kitap'tan ellerinde bulunanı (beyne yedeyhi) doğrulayan (musaddikan) hem de Onu koruyan Kitap'ı, gerçek olarak sana indirdik. Artık, Allah'ın indirdiği ile aralarında yargı ver ve sana gelen gerçekten ayrılıp da onların isteklerine uyma. Her biriniz için, bir yasa ve yol belirledik. Oysa Allah dileseydi, kesinlikle, sizi bir tek topluluk yapardı. Fakat verdikleriyle sizi sınamak için böyle yapmıştır. Artık, iyiliklerde yarışın. Tümünüz, Allah'a döneceksiniz. Sonunda, hakkında uyuşmazlığa düştüğünüz şeyleri size bildirecektir.
Kuran, Maide 48

Dediler ki: "Ey toplumumuz! Aslında, Musa'dan sonra indirilen, hem ellerinde bulunanı (beyne yedeyhi) doğrulayan (musaddikan) hem de gerçeğe ve dosdoğru yola eriştiren bir Kitap dinledik!"
Kuran, Ahkaf 30

Sonuç

Kuran, ehli kitabın iki eli arasında bulunan Tevrat ve İncil'i tasdik eder. Muâhid Müslümanlar da bundan ötürü Tevrat, İncil ve Kuran'a aynı anda iman ederler. Çünkü Kuran, Tevrat ve İncil'e iman etmeyi emreder. Kuran'ın Tevrat'ı ve İncil'i tasdik ettiğini inkar eden bazı çevirmenler, bu ayetlerde kullanılan "beyne yedeyhi" yani "iki eli arasındakiler" ifadesini "kendinden öncekiler" diye çevirerek bu kitapların şu an olmadığı imajını yaratmış ve Kuran'ı tahrif etmişlerdir. Kuran, ehli kitabın elleri arasında bulunan kitapları (günümüzdeki Tevrat ve İncil'i) onaylar ve ehli kitabın önündeki/ellerindeki kitabı tasdik ettiğini söyler. Bizler de buna iman ediyoruz.

0 Yorum